Her 5 kadından ve her 10 erkekten 1’inde görülen migren, pek çok kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Kişinin ömrünün yaklaşık 3’te 2’sini kaplayan bir hastalıktan bahsedildiğinde migren ile ilgili farkındalık daha da önemli hale geliyor. 1-30 Haziran, Migren ve Baş Ağrısı Farkındalık Ayı kapsamında migrenin yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşüren bir hastalık olduğuna ve özellikle migren atakları için magnezyum alımının önemine dikkat çeken Dr. Elif Pahsa, migren atakları yaşayanların dikkat etmesi gereken noktaları, migren tetikleyicilerini ve migren ağrılarını hafifletmek için önerilerde bulundu.
Bugün birçok kişiyi etkileyen önemli bir sorun olan migren, günlük hayatı, iş ve sosyal hayatı derinden etkilerken yarattığı sosyoekonomik sorunlar açısından da önem taşıyor.
Her baş ağrısı migren değildir
Baş ağrısının doğru şekilde tedavi edilmesi için, önce hangi tip olduğunun ve nelerle tetiklendiğinin üzerinde durulması gerektiğini belirten Dr. Elif Pahsa, “Her baş ağrısı migren değildir. Aslında ağrının konumuna göre, tek taraflı-çift taraflı olmasına göre baş ağrıları değişiklik gösterir. Belki bir diş ağrısının yansıması da olabilir, sinüzit ağrısı da olabilir. Ancak baş ağrılarının %90’ını gerilim tipi ağrılar ve migren oluşturur. Gerilim tipi baş ağrısı; en sık görülen baş ağrısı tipidir. Genelde baş etrafında sıkışma şeklinde ağrı yapar. Stres, gerilim ve yorgunluk, uykusuzluk ve çalışma ortamıyla yakın ilişkilidir. Basit ağrı kesiciler, kas gevşeticilerle genelde ortadan kalkar. Migren tipi baş ağrısı ise genellikle başın aynı noktasında, tek taraflı, şiddetli ve tekrarlayan ağrılardır. Görme ve duymanın bozulması, bulantı ve kusma eşlik edebilir. Koku, ses, ışığa hassasiyet gibi rahatsızlıklarla çok şiddetli baş dönmeleri yaşanabilir. Koruyucu tedaviler ve atak tedavisi olarak 2 tedavi tipi vardır. Migren tamamen ortadan kalkmaz, ancak sıklığı ve atakların şiddeti azaltılabilir.
Migren hayat kalitesini ciddi ölçüde düşürüyor
Genetik olarak yatkın olan kişilerde, çevresel uyaranlar, beslenme, uyku düzenindeki değişiklikler gibi tetikleyiciler beyinde bir uyarı (aktivasyon) yaratırlar. Bu uyarı, beyin damarlarında genişleme yapar ve kimyasal maddeler açığa çıkar. Bu maddeler sinirleri uyararak ağrıya neden olurlar. Migren ağrısı birkaç gün önceden hissedilebilir ve ilerleyen zamanda şiddetli bir ağrıya dönüşür. Migren genelde başın bir yarısında veya tamamında zonklama tarzı ağrı yapar. Krizler (atak) halinde gelir ve bu atak 3-72 saat sürebilir. Atak süresi ve sıklığı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Migren baş ağrısına bulantı ve kusma eşlik edebilir. Çift görme, bulanık görme gibi şikâyetler de olabilir. Kişi, sesten ve ışıktan rahatsız olur, karanlık sessiz bir odada yatmayı tercih edebilir. Ataklar halinde gelen bu ağrı kişinin hayat kalitesini ciddi ölçüde düşürebilir; işe, derse odaklanmak çok güçleşir. Ruh hali etkilenir, kişi depresif, sinirli davranabilir.
Kadınlar migren konusunda daha şanssız
Migrenin toplumda %15-20 oranında görüldüğü bilgisini veren Dr. Elif Pahsa, hastalığın özellikle kadınlarda daha fazla görüldüğüne dikkat çekerek “Özellikle menstrual (adet) dönemde semptomların daha fazla görünmesi hormon değişimlerinin bunu tetiklediğini düşündürüyor. Bu nedenle kadınlardaki hormonal değişimler migren ataklarının daha sık görülmesine neden olabilir diyebiliriz. Migren tanısı koymak için herhangi bir tetkik yapılması gerekmez, hastanın şikayetleri ile tanı konulabilir. Eşlik eden semptomlara, migrenin başlama yaşına bakarak diğer tanıları elemek için tetkik yapılabilir, bu nedenle önce bir nöroloji doktoruna gidilip muayene olunmalıdır.
Migreni neler tetikliyor?
Migren ataklarını tetikleyen birçok unsur olduğuna dikkat çeken Dr. Elif Pahsa, “Migren ağrısının daralıp genişleyen beyin damarlarının kaynaklandığını ve 3-72 saat arası sürebilen ataklara neden olduğunu söyleyerek atakları nelerin tetiklediğini anlattı. Öncelikle migren hastaları ışığa ve sese daha hassas oluyorlar. Parlak ışık veya titreyen ışık, yüksek ve devamlı gürültü atağın başlamasına neden olabilir. Bunun yanında koku duyuları da daha hassas olduğundan; sigara dumanı, ağır parfüm kokusu, diğer kuvvetli kokular ve kimyasal maddeler de migreni tetikleyebilir. Uzun süre aç kalma, susuz kalma, öğün atlama, çok ya da az uyuma, uyku düzenindeki bozukluklar, doğum kontrol hapları ile hormonal değişiklikler (regl dönemi) migreni tetikleyebilir. Özellikle regl migreni, çok daha şiddetli seyredebilir. Çikolata, peynir, fıstık, kahve, kırmızı şarap gibi bazı yiyecek ve içecekler de migreni tetikleyebilir. Kişinin beslenme günlüğü tutması, kendisine dokunan gıdaları saptaması için faydalı olabilir. Son olarak uçak ve araba yolculukları, yükseklik değişiklikleri, hava kirliliği, hava durumundaki değişiklikler (basınç, sıcaklık ve nem değişikliği, lodos), mevsimsel değişiklikler (sonbahar ve ilkbahar en kötü zamanlar) de diğer tetikleyiciler arasında sayılabilir.
Migren için önleyici tedaviler
Migren için önleyici tedaviler ve yaşam tarzı değişikliklerine de değinen Elif Pahsa, “Migrende özellikle kişinin kendi ataklarını gözlemlemesi, nelerin artırıp azalttığını bilmesi önemlidir. Bunların farkına vardığında tetikleyici faktörlerden korunmak kolaylaşacaktır. Öğün atlamak migreni artırıcı faktörlerdendir. Öğün atlanmamalı, özellikle kahvaltı ihmal edilmemelidir. Uzun süre aç veya susuz kalınmamalıdır. Süt alerjisi de sütün içerdiği laktoz nedeniyle migren atağına neden olabilir. Bu nedenle süt ve süt ürünlerinin tüketimini azaltmak, mümkünse bir süre tamamen kesmek faydalı olabilir. Migreni olanların gluten tüketimini de kısıtlaması faydalı olur. Tiramin maddesi, saklanan gıdalarda oluşur ve migreni tetikleyebilir. Salam, sosis, sucuk, yıllanmış peynir, üzüm sirkesi, bira ve şarap tiramin içerir. Özellikle paketli ürünlerde bulunan monosodyum glutamat ve katkı maddeleri de migreni tetikleyebilmektedir. Uykunun düzenli olması, günde en az 7-8 saatlik uykunun alınması da önemlidir. Bazen kokular da migreni tetikleyebilir, rahatsızlık veren koku tespit edilmeli ve uzak durulmalıdır. Yoga, meditasyon veya ibadet gibi rahatlatıcı aktiviteler stresten korunmak için faydalıdır. Kafein, alkol gibi tetikleyicilerden de uzak durulması gerekir. Her şeyden önce bu baş ağrısı gerçekten migren ağrısı mı, altta yatan başka bir sebep var mı diye bir nöroloji uzmanı hekimin muayenesi yapılması gerekir.
Migren ağrılarını hafifletmek için öneriler:
Tüm baş ağrıları için iyi bir boyun ve omuz masajı ve biraz şekerleme rahatlatıcı çözümlerin başında gelir
Sinüs kaynaklı ya da migren tipi baş ağrılarında başın üstünde bir buz paketi ile soğuk kompres ve karanlıkta dinlenmek faydalı olacaktır. Böyle durumlarda zerdeçal çayı içmek ya da zerdeçal takviyesi almak fayda sağlayabilir.
Migrenli hastalarda genellikle insülin direnci de bulunur. Bu nedenle migrende doğru beslenme ekstra önem kazanıyor. Düşük karbonhidrat ve ketojenik diyet hem hastalarda inflamasyonu azaltması hem de iştahı azaltarak insülin direncini geri çevirir.
Magnezyum takviyesi de migrende en etkili minerallerdendir. Ancak hücre içine girebilen kabiliyette, biyoyararlanımı yüksek bir magnezyum olması tabii ki çok önemli… N-asetil taurinat magnezyum (ATA Mg), kan-beyin bariyerini geçerek beyinde hızlı bir şekilde etkisini gösterir. ATA Mg lipofilik özelliği nedeniyle hücre zarından kolayca geçer ve hücre içi Mg düzeylerini etkili bir şekilde artırır. Beyin hücrelerine etkili Mg geçişi uyarıcı etkinin azalmasını sağlayarak uykuyu düzenler. Migren ataklarının hem sayısını hem de şiddetini azaltıcı etki sağlar.
Papatya, melissa, kedi otu çayı, gerginlik, stresin tetikleyici olduğu baş ağrılarında sakinleştirici etkisi ile fayda sağlar. Adaçayı, biberiye çayı ve badem de baş ağrısına yardımcı olabilir.