Bedri Baykam, 31. kitabı olan “Sakıncalı” ile dünya var olduğundan beri nesilden nesle aktarılan tabuları sansürsüzce masaya yatırıyor.
“Toplumun bugün anladığı anlamda ‘aldatma’ diye bir kavram yoktur. Tersine, ‘Ömür boyu başka hiç kimse ilgimi çekmeyecek ve önümüzdeki 60 yıl başka hiç kimseleri beğenip ilgilenmeyeceğim’ illüzyonu ile toplumun tüm katmanları aldatılmıştır. Bütün ilişkilerin sosyolojisi ve akışı bu illüzyona dayalı yanılgı üzerine kurulmuş, insanlar doğdukları andan itibaren aşılanan bu kodlarla şartlandırılmışlardır. Böyle bir sonsuz tekeşlilik dayatmasına insanların çakılıp kalmasını beklemek, kuşlardan bayramlarda veya Noel günü uçmamalarını beklemek kadar saçmadır.
Öte yandan insanlar bir de ‘aile’ kavramına, anne baba sevgisine odaklanarak yaşamaya alışmışlardır. Aile kurma güdüsünün temeli olan ‘aşk’, insanları köreltip onlara en büyük güç ve zaaflarını derinliklerinde hissettiren temel bir duyudur.
İnsanların tüm ömrü, bu okuduğunuz paragrafların uzlaşmaz görünen çelişkileri arasında çarmıha gerilerek, büyük oranda ömürleri boyunca işkence görerek geçer…”
“Genel ve Çok Özel İlişkilerin SAKINCALI El Kitabı”nı bu cümleler ile sunan Bedri Baykam, insanlık tarihinin en tehlikeli konusunun en derinlerine iniyor.
Baykam, 31. kitabı olan “Sakıncalı” ile dünya var olduğundan beri nesilden nesle aktarılan tabuları sansürsüzce masaya yatırıyor; bilimsel araştırmaları geçmiş ve bugün üzerinden çalkalayarak giderken, yaklaşmakta olan robot partnerlerin tehlikeli gölgesini ve bu kıskançlık kavgaları içinde geçip giden o kısacık hayatımızın esas değerini okuyucuya hissettirmek istiyor.